25 Mayıs 2012 Cuma

Karaktere Göre Aşkın Halleri

                                              
Aşk doludizgin bir coşku, şelaleye kapılmış su damlası gibi çaresiz bir akışa kapılmadır. Hayatın renklerinin daha farklı, daha canlı görülmesi; bir olmanın ne demek olduğunun hissedilmesidir. Fakat herkes aşkı aynı şekilde yaşamaz.
Aşk doludizgin bir coşku, şelaleye kapılmış su damlası gibi çaresiz bir akışa kapılmadır. Hayatın renklerinin daha farklı, daha canlı görülmesi; bir olmanın ne demek olduğunun hissedilmesidir. Fakat herkes aşkı aynı şekilde yaşamaz. Aşkın nasıl yaşanacağını toplumsal, kültürel ve bireysel birçok etmen etkiler. Bunların en önemlilerinden biri de kişilik yapısıdır. Kişilik yapısını oluşturan duygu yaşama, düşünce biçimleri, tutum ve davranış kalıpları insanların aşkı nasıl yaşayacaklarını ve nasıl bir aşk yaşayacaklarını belirler. Kimi aşkını dünya âleme ilan ederek, kimi kendi halinde, kimi sarhoş olmuş gibi, kimi ortada sanki hiçbir şey yokmuş gibi yaşar. Fakat görünüşe bakıp hangisinin gerçek aşk olduğu arayışına hiçbir zaman girilmemelidir. Herkesin gerçek aşkı kendine göredir. Herkesin aşkı kendisi için gerçektir.

İçedönük İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?
İçedönük insanların aşkları da içedönüktür; iç dünyada esen fırtınalar dış dünyaya yansımaz. Duygularını ifade etmekten kaçınan yapıları nedeniyle ne sevgi dolu sözler söyledikleri duyulur, ne de sıcaklık hissettiren dokunuşları olur. Sevdiklerine kolayca dokunamaz, sarılamazlar. Sarıldıklarında ise sıcak bir yakınlık değil,  mekanik bir dokunuş hissedilir. Canlı, hareketli insanlarla karşılaştırıldığında sanki aşk yaşamıyormuş izlenimine bile kapılmak mümkündür. Aşkları ve sevgileri sessiz, sakin ve gürültüsüzdür. Gördüklerinizle karar vermeye kalkarsanız âşık olmadıklarını bile düşünebilirsiniz. Bağlanmaktan ve yakın olmaktan korkmaları, eninde sonunda kaybedeceklerine ya da terk edileceklerine olan inançları onları aşk yaşarken de temkinli olmaya iter. Onlar için çok yakına varılmayan aşk, daha güvenceli görünür.

Çekingen İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?
Çekingen, utangaç insan aşkı da utangaç biçimde yaşar. Ele güne karşı âşık olduğunu söyleyemez; aşkını göstere göstere, doya doya yaşayamaz. Âşık olduğunu herkesten saklar, aşkını başkalarının anlayacağından korkar. Yanlış bir şey yapıyormuş, duyulursa ayıplanacakmış duygularına kapılır. Çoğu zaman uzaktan sever, sevdiği kişinin bu sevgiden haberi bile olmaz. Sevdiği insana kolay kolay açılamaz, kendisini beğenmeyeceğini düşünür. Reddedileceği korkusuyla gerekli adımı atamaz. Kolayca sevilmediği ve  beğenilmediği duygusuna kapılır. Sevdiği insanla karşılaştığında heyecandan kalbi duracakmış gibi hisseder, yüzü  kızarır, söyleyeceklerini karıştırır. Alınganlıkları ve kolayca reddedildiği duygularına kapılması sıkıntılı bir aşk yaşamasına neden olur. Bakışlardan, konuşmalardan kendisiyle ilgili anlamlar çıkarır. Hiç olmadık zamanlarda nedeni anlaşılmayacak biçimde küser. Kayıtsız, koşulsuz, tartışmasız kabul görme ve sevilme arayışındadır.

Canlı-Hareketli İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?
Hayatı coşkuyla yaşayan, canlı, hareketli insanların aşkları da alabildiğine renklidir. Aşkı bir cümbüş havası içinde yaşarlar. Âşık olduklarında herkesten farklı biçimde uçarlar. Sevgilerini öylesine gürültülü patırtılı gösterirler ki, sanki böylesi dünyada ilk kez yaşanmaktadır. Herkesten farklı, herkesten çok sevdiklerine ve sevildiklerine inanırlar. Herkesin uyum sağlayamayacağı romantik hayallere ve beklentilere kapılırlar. Aşkı, âşık olmayı severler. Bir ilişki bittiğinde bütün dünyaları yıkılmış gibi görünseler bile hiç beklenmedik bir anda yeni bir ilişkiye başlayabilirler.


Gelgitlerle Dolu İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?

Hayatı gelgitlerle dolu, günü gününe uymayan insanların aşkları da dalgalıdır. Bir bakarsanız dünyanın en büyük aşkı yaşanıyor, bir bakarsınız nefret dolu bakışlar… Sevgisi de nefreti de bir başkadır; en derinden hissedilir. Aşk onun için sanki bir başkasına bağlanma değil, karşısındakine yapışma gibidir. Sanki ömrü boyunca o varmış, hayatı onsuz hiçbir zaman yaşayamayacakmış gibi algılar. Her an onunla birlikte olmak ister, onun kendine göre bir hayatı olduğunu düşünemez. Sürekli birlikte olma isteği ile karşısındakini adeta boğduğunu göremez. Sevdiği kişi tarafından terk edileceğini düşünmek katlanılmaz duygular yaşamasına neden olur. Ayrılığa dayanamaz; ayrılma olasılığı söz konusu olunca kendisini yapayalnız, kimsesiz ve çaresiz bir insan olarak görür. İlişkinin süremeyeceğini bilse de sevdiğini bırakamaz.

Kendisini Herkesten Önemli Gören İnsan Aşkı Nasıl Yaşar?
Kendisini herkesten farklı, herkesten önemli ve değerli bir insan olarak algılayan kişi ancak kendisi gibi birine âşık olur. Âşık olduğu ya güzeldir ya ünlü ya zengin ya da herkesin peşinde koştuğu bir kişi… Sıradan birine hayatta âşık olamaz. Kendilerine yakıştıramaz. Aşkları ile âşık oldukları kişi ile kendisini başka bir önemli hisseder. En güzelin onun aşkı olması ve en güzelin ona âşık olması, başını döndürür. Onunla kendini daha farklı, herkesin gözünde değeri artmış gibi hisseder. Fakat onunla kendini daha değerli hissettiği duygusunu kaybettiği anda aşkı da biter. Aslına bakarsanız, ona âşık olduğunu sansa da âşık olduğu onun güzelliğidir.

Aşkta Kendimizi Tanırız
Herkes aşkı farklı yaşar. Farklı yaşanmasını belirleyen en önemli etmen de kişilik yapısıdır. Kendini daha iyi tanımak isteyenler için aşık olmak ve aşk yaşamak, kendini tanıma deneyinde kobay olmak gibi bir şeydir. İç gereksinimleri, çatışmaları ve korkuları insanın aşkı nasıl yaşayacağını belirler. Bazen öyle bir hal alır ki, aşkın aşk olarak yaşanmasını engeller. Daha doyumlu aşk yaşamak isteyenler, yaşadıkları her aşkı kendilerini daha iyi tanımak için fırsat olarak değerlendirmelidirler.

0 yorum:

Yorum Gönder